Doğumum bile zormuş,öyle der annem.Annem hemşire benim,buna rağmen hastaneye yetişemez diye evde doğurmuş beni.İlk önce ses gelmemiş benden,mosmor olmuşum annemin arkadaşı olan ebe öldü bu çocuk demiş annem de bakmak bile istememiş bana..Sonra gülmeye başlamışım.Böyle başlıyor benim lanet olası hikayem..
Biz küçükken annem hemşire olduğu için Sağlık Ocağının lojmanında oturduk..Eski Rum mezarlığının üstüne yapılmıştı.Dört haneli lojmanda biz ilk giriş kısmında oturuyorduk.Bodrum katı kömürlüktü.Her gece o kömürlükten bebek ağlama sesi gelirdi,inan bana her gece..Ufaktım,battaniyeyi üstüme çekerdim korkudan çünkü babam birkaç defa bakmıştı oraya ama hicbirsey yoktu..Karanlık çöktü mü yarasalar uçardı,baykuşların sesini duyardık hep.
Onunla tanışmam bu zamanlara denk gelir.Sanırım 9 yaşında falandım.Kardeşimle ikimiz aynı odada yatardık ve nedense hep benim yatağım kapıya doğru olan taraftaydı.Bir gece bir karaltı gördüm yatağıma doğru gelen,korkudan titremeye başladım.Yatağıma iyice yaklaşan bu karaltı uzun boylu,siyah saçlı,geniş omuzlu,yeşil gözlü bir adama dönüştü.Dilim tutulmuş gibiydi korkudan.Sadece O'na bakıyordum.Bana sus işareti yaptı ve "Bundan sonra seninleyim hep" dedi."Anneeee" diye bağırmak istiyordum ama bağıramadım."Sen kimsin?" dedim."Ben senin tek dostunum" dedi..
Şimdi 33 yaşındayım ve biz hiç ayrılmadık.16 yaşımda bir hafta bitkisel hayatta kaldığımda bile..